Önde gelen bir yatırım bankası olan JPMorgan, bankanın Asya Hisse Senedi Stratejisti Mixo Das’ın belirttiği gibi, Hindistan’ı Asya’daki birincil odak noktası ve küresel pazarın favorisi olarak belirledi. Bu tercih büyük ölçüde, firmaların giderek daha fazla “Çin artı bir” stratejisine yöneldiği küresel üretimdeki değişen dinamiklerden kaynaklanmaktadır. Bu yaklaşımın, şu anda dünyanın beşinci büyük ekonomisi olan Hindistan’a büyük fayda sağlaması bekleniyor.
Hindistan borsası, yılın başından bu yana Nifty 50 ve gibi önemli endekslerle önemli bir büyüme kaydetti. BSE Sensex benzeri görülmemiş seviyelere ulaşıyor. Bu artış, Hindistan’ın bir üretim ve yatırım merkezi olarak büyük kurumsal hamlelerle desteklenen daha geniş yatırımcı güveniyle örtüşüyor. Özellikle Apple Hindistan’da ilk perakende satış mağazalarını açtı ve burada iPhone 15 üretimini başlattı; bu, Hindistan imalatına gelecekte yapılacak yabancı yatırımlar için bir öncü olarak görülen bir hareket.
Ayrıca, Hindistan’da Maruti Suzuki gibi köklü şirketler de faaliyetlerini genişleterek ülkenin sanayi tabanını daha da güçlendiriyor. Vietnamlı elektrikli otomobil üreticisi VinFast dahil olmak üzere uluslararası oyuncular da Hindistan’da önemli yatırımlar planlıyor; bu, ülkenin bir üretim merkezi olarak artan çekiciliğinin bir göstergesi.
Bunun tersine, JPMorgan Çin’e karşı temkinli bir duruş sürdürüyor. Zaman zaman yaşanan toparlanmalara rağmen, devam eden ekonomik yavaşlama ve hane halkının hisse senedi piyasalarına olan güveninin düşük olması, yabancı yatırımcıların ilgisinin azalmasına neden oldu. Das, Çin’in küresel yatırımcıların ilgisini yeniden kazanabilmesi için daha uzun bir toparlanma döneminin gerekli olduğunu öne sürüyor.
JPMorgan’ın Hindistan’ı Asya’daki en büyük pazarı olarak desteklemesi, küresel yatırım modellerindeki stratejik değişimi yansıtıyor. Büyük şirketlerin üretim üslerini çeşitlendirmesi ve Hindistan borsasının güçlü performans göstermesiyle ülke, endüstriyel ve finansal potansiyelin işaretçisi olarak öne çıkıyor. Buna karşılık, Çin’in ekonomik zorlukları yatırımcı güvenini caydırmaya devam ediyor ve toparlanma ve yeniden yatırım için daha uzun bir zaman çerçevesi gerektiriyor.